Depresyon ruhsal bir rahatsızlıktır. Moral bozukluğu ile depresyon iki farklı ruh durumudur. Moral bozukluğu sağlıklı bir ruh halidir. Depresyon ise tamamen sağlıksız bir ruh halini yansıtır. Moral bozukluğu kişiyi hayattan koparmaz ve günlük işlerini aksatmasına neden olmaz. Oysa depresyon günlük hayatı, iş yaşamını, eğitimi aksattığı gibi dönem dönemde kişinin hayatını sürdüremez hale getirir.
Depresyonun nedeni nedir?
Depresyon sanıldığı gibi yaşadığımız sorunların ya da olayların bir sonucu değildir. Aksine ve çoğunlukla depresyon bu sorunların ve olayların nedenidir. Depresyon beynin ürettiği bir ruhsal rahatsızlıktır. Nasıl bir deterjan fabrikası deterjan üretirse beyinde depresyon üretir.
Beyinler ikiye ayrılır ruhsal rahatsızlık (depresyon, şizofreni gibi) üreten beyinler ve ruhsal rahatsızlık üretmeyen beyinler. Beyinler arasındaki bu farklılık doğuştan gelmektedir.
Kişi doğuştan depresyon üretme kapasitesine sahip bir beyinle dünyaya gelir. Eğer depresyon üreten bir beyniniz yoksa hayat boyu depresyon yaşamayacaksınız demektir.
Kişinin yaşadığı ruh halinin iyi ya da kötü olmasından beyin sorumludur. Hayatta her şey kötü giderken beyin kişiye kendini iyi hissettirebilir. Yine hayatta her şey iyi giderken beyin kişiye kendini kötüde hissettirebilir.
Depresyonun nedeni olarak çoğunlukla geçmişte ve bugün yaşanmış sorunlar gösterilmektedir. Oysa sorunlar ve zorluklar depresyonun nedeni değildir. Olsa olsa hâlihazırda var olan ve süren depresyonun şiddetini arttırabilirler. Yani 3 derece şiddetinde süren bir depresyonun 4 ya da daha fazla derecede yaşanmasına sebep olabilirler. Ama asla nedeni olamazlar.
Erişkinde depresyon belirtileri nelerdir?
Erişkindeki depresyon kendini nasıl belli eder ve kişi bu döneminde kendini nasıl hisseder; (Aşağıda sayılan belirtilerin sadece bazıları bir kişide bulunacaktır, hepsi değil)
• Kişi ara ara (uzun ya da kısa aralıklarla) kendisini yorgun ve enerjisi azalmış gibi hissetmektedir, başka zaman kolaylıkla yapabildiği günlük işlerini ya da işini artık kendini zorlayarak yapabilmektedir.
• Günlük işlerini (ev temizliği alışveriş vb.), işini ya da sosyal ilişkilerini ara ara (uzun ya da kısa aralıklarla) sürdürmekle ilgili bir isteksizlik mevcut olmasına karşılık bu tip aktiviteleri görev ve zorunluluk olduğu için yerine getirmektedir.
• Hastaların bir kısmı ara ara (uzun ya da kısa aralıklarla) havanın basık olduğu dönemlerde kendini daha kötü hissettiğini belirtmektedirler.
• Sıkıntı ve üzüntü verecek konulara ara ara (uzun ya da kısa aralıklarla) takılıp kalma. Hastanın bu tür konulardan uzaklaşma isteği ve çabası olmasına karşılık bunu başaramama
• Ara ara (uzun ya da kısa aralıklarla) endişe ve karamsarlık hali mevcuttur. Hasta yakınları, sürekli olumlu telkinlerde bulunmalarına karşılık hastanın bu ruh halinden çıkamadıklarını söylemektedirler. Bazen hastanın kendiside endişe edecek ya da üzülecek bir durum olmamasına, iyi bir aile ve iyi bir eşe sahip olmalarına, parasal sorunları olmamalarına rağmen neden böyle hissettiklerini anlayamadıklarını belirtmektedirler.
• Hareketlerde ara ara (uzun ya da kısa aralıklarla) bir yavaşlama, dalıp gitmeler, dalgınlık halleri.
• Ara ara (uzun ya da kısa aralıklarla) unutkanlık, dikkatini bir konuya vermede güçlük (Hasta ve yakınları unutkanlık halinin son zamanlarda arttığını geçmişte böyle sorunları olmadığını söylemektedir).
• Ara ara (uzun ya da kısa aralıklarla) veyahut sürekli alkol, esrar, kokain gibi maddeleri kullanmaya eğilim
• İştah ve uykuda ara ara (uzun ya da kısa aralıklarla) artma ya da azalma şeklinde değişiklikler. Gün içinde uyku uyumaya eğilimli olma. Depresif dönem günler ya da aylar sürdüğünde hasta, uykuya dalamamaktan sık sık uyanmaktan yakınabilmektedir. Uyusa bile uykusunu alamadığından şikâyetçi olabilmektedir. Kilo kaybı ya da kilo artışları hastanın yakındığı konular arasındadır.
• Hasta ara ara (uzun ya da kısa aralıklarla) ağzının tadının kalmadığını ne yese tat alamadığını söyleyebilmektedir.
• Ara ara (uzun ya da kısa aralıklarla) kalabalıklarda sıkılma
• Ara ara (uzun ya da kısa aralıklarla) seslere tahammülsüzlük
• Ara ara (uzun ya da kısa aralıklarla) ağlama krizleri
• Çekingen davranışlar sergileme [ara ara (uzun ya da kısa aralıklarla)]
• Başını alıp uzaklara gitmek istediğini belirtme [ara ara (uzun ya da kısa aralıklarla)]
• Aklından bir an için intihar düşüncesinin geçmesi[ara ara (uzun ya da kısa aralıklarla)]
• Öfke nöbetleri [ara ara (uzun ya da kısa aralıklarla)]
• İnsanlara ya da eşyalara zarar verme isteği [ara ara (uzun ya da kısa aralıklarla)]
• Aklından uzaklaştıramadığı takıntılı düşünceler. Geçmişe ya da geçmişte yaşanılanlara ya da bugünlerde yaşanılan sıkıntı veren konulara abartılı bir biçimde takılıp kalma. Hastalar bu durumu kasetin geri saymasına ya da bozuk plağın hep aynı yeri çalmasına benzetmektedirler. [ara ara (uzun ya da kısa aralıklarla)]
• Nedensiz bir korku ve heyecan [ara ara (uzun ya da kısa aralıklarla)]
• Evham ya da diğer bir deyişle abartılı yersiz düşünceler [ara ara (uzun ya da kısa aralıklarla)]
• Aklını yitireceği ya da delireceği korkusu [ara ara (uzun ya da kısa aralıklarla)]
• Kalp krizi geçireceği, felç olacağı, düşüp bayılacağı ya da nefessiz kalacağı korkusu yaşama [ara ara (uzun ya da kısa aralıklarla)]
• Yalnız dışarı çıkamama ya da yalnız kalamama [ara ara (uzun ya da kısa aralıklarla)]
• Kötü bir hastalığı ya da kanser olduğun ilişkin zihni meşgul eden düşünce ve korkular içinde bulunma [ara ara (uzun ya da kısa aralıklarla)]
• Ani parlama, öfke patlamaları, insanlara ya da evdeki eşyalara zarar verebilme (bu dönemde yasal suç işleyebilme olasılığı artmaktadır). [ara ara (uzun ya da kısa aralıklarla)]
• Anlık kendine zarar verme diğer bir deyişle intihar etme isteği ortaya çıkabilmektedir. Hasta[ara ara (uzun ya da kısa aralıklarla)] çoğunlukla anlık gelen ve kısa süren bu intihar etme isteğinin önüne (Çocuklarını ailesini ya da bu durumun geçiciliğini düşünerek) geçebilmektedir. Fakat yinede azımsanmaması gereken büyük bir çoğunluk sıkıntı veren ve bitmeyecekmiş gibi gelen bu ruh haline son vermek için intihar etmektedir.
• Sürekli bir iç sıkıntısı ve gezinme isteği. [ara ara (uzun ya da kısa aralıklarla)]
• Kendisine yönelik olsun ya da olmasın yapılan davranış ya da sözler karşısında, tepki verme, alınganlık gösterme. [ara ara (uzun ya da kısa aralıklarla)]
• Hayatı sıkıntı verici ya da boş olarak algılama. [ara ara (uzun ya da kısa aralıklarla)]
• Yaşanan olaylardan kendini sorumlu tutma
• Karar vermede güçlük, anımsamada zorluk [ara ara (uzun ya da kısa aralıklarla)]
• Konsantrasyonda azalma[ara ara (uzun ya da kısa aralıklarla)]
• Her şeyi olumsuz yanından görme, hayatı donuk ve cansız bir yer olarak algılama. [ara ara (uzun ya da kısa aralıklarla)]
• Beyninin durduğu ya da çalışmadığı hissini yaşama. Her şeyi geç olarak algıladığı hissini yaşama [ara ara (uzun ya da kısa aralıklarla)]
• Karasızlık durumuna girip karar alınması gereken durumları ortada bırakma ( iş, özel ilişkiler vb) [ara ara (uzun ya da kısa aralıklarla)]
• Kendini değersiz işe yaramaz ya da suçlu hissetme ( gerçekte böyle hissetmesini gerektirecek hiçbir şey olmamasına karşılık) [ara ara (uzun ya da kısa aralıklarla)]
• Kendine güvensizlik [ara ara (uzun ya da kısa aralıklarla)]
• Cinsel isteksizlik [ara ara (uzun ya da kısa aralıklarla)]
• Erken boşalma [ara ara (uzun ya da kısa aralıklarla)]
• Kadında cinsel ilişkiye geçme korkusu (cinsel birleşmenin ağrılı olacağı korkusuyla cinsel ilişkiden ve yakınlaşmadan çekinme) [ara ara (uzun ya da kısa aralıklarla)]
• Kekemelik [ara ara (uzun ya da kısa aralıklarla)]
• Kalabalıklar ve yabancı topluluklar karşısında[ara ara (uzun ya da kısa aralıklarla)] çekingenlik, heyecan ve huzursuzluk duyma (sosyal fobi olarak bilinen durum)
• Yazılı ve sözlü sınavlarda aşırı heyecan duyma [ara ara (uzun ya da kısa aralıklarla)]
• Topluluklar karşısında konuşmaktan çekinme[ara ara (uzun ya da kısa aralıklarla)]
• Aklından uzaklaştırmakta zorluk çektiği ve rahatsızlık veren takıntılı düşünceler içinde bulunma (kirlilik, temizlik ya da cinsellikle ilgili olabilen takıntılar) [ara ara (uzun ya da kısa aralıklarla)]
Psikiyatri dışındaki branş dalları tarafından fiziksel bir hastalığa bağlı olmadığı belirtilen ve depresyon döneminde görülebilen bedensel rahatsızlıklar;
• Baş dönmesi [ara ara (uzun ya da kısa aralıklarla)]
• Sersemlik hissi [ara ara (uzun ya da kısa aralıklarla)]
• Göğüste sıkışma hissi ya da nefes darlığı [ara ara (uzun ya da kısa aralıklarla)]
• Boğazda düğümlenme hissi [ara ara (uzun ya da kısa aralıklarla)]
• Kalp çarpıntıları [ara ara (uzun ya da kısa aralıklarla)]
• Mide ağrıları, şişkinlik hissi bulantı ve kusmalar [ara ara (uzun ya da kısa aralıklarla)]
• Vücutta yaygın kaşıntı [ara ara (uzun ya da kısa aralıklarla)]
• Sık idrar çıkma [ara ara (uzun ya da kısa aralıklarla)]
• Ellerde, kollarda, ayaklarda ve vücutta şişlik hissi, elleri kapamada güçlük[ara ara (uzun ya da kısa aralıklarla)]
• Aşırı terleme [ara ara (uzun ya da kısa aralıklarla)]
• Vücutta yaygın bir şekilde uyuşma ve damarlarda çekilme hissi [ara ara (uzun ya da kısa aralıklarla)]
• Konuşma güçlüğü [ara ara (uzun ya da kısa aralıklarla)]
• Ses kısıklığı [ara ara (uzun ya da kısa aralıklarla)]
• Kulak çınlaması [ara ara (uzun ya da kısa aralıklarla)]
• Kekeleme [ara ara (uzun ya da kısa aralıklarla)]
• Kaslarda kasılma hissi [ara ara (uzun ya da kısa aralıklarla)]
• Bayılmalar[ara ara (uzun ya da kısa aralıklarla)]
• Bacaklarda huzursuzluk hissi [ara ara (uzun ya da kısa aralıklarla)]
• Kaşıntı [ara ara (uzun ya da kısa aralıklarla)]
• Özellikle kol ve bacaklarda üşüme hissi [ara ara (uzun ya da kısa aralıklarla)]
• Ateş basmaları [ara ara (uzun ya da kısa aralıklarla)]
• Baş ağrıları [ara ara (uzun ya da kısa aralıklarla)]
• Boyun, omuz, sırt ve bacaklarda kendini gösteren yaygın ağrılar (fibromiyalji olarak bilinen hastalık) [ara ara (uzun ya da kısa aralıklarla)]
Depresyonun tedavisi
Depresyon beynin ürettiği bir rahatsızlık olduğuna göre tedavinin hedefi de beyin olmalıdır. Tedavinin amaç ve mekanizmalarını daha iyi anlamak için aşağıda yapacağımız türden bir benzetme yapabiliriz.
Farz edelim ki depresyon üretme kapasitesine sahip olan beyinler, doğuştan beyinlerinde bir fabrika ile doğuyorlar. Bu fabrikaya depresyon fabrikası adını verelim. Depresyon fabrikası doğduğumuz andan başlayarak depresyon üretecek ve bu üretim ölünceye kadar devam edecektir. Bu üretimin sıklığı ve şiddeti beyinden beyine değişecektir. Depresyon fabrikasının üretimi kişinin alışageldiğinden daha fazla ve şiddetli olduğunda depresyon üreten beyine sahip kişinin hayatı zorlaşacaktır. Günlük hayatını, ilişkilerini, işini ve eğitimini sürdürmede güçlükler yaşamaya başlayacaktır.
Bu da bize depresyon fabrikası düşük üretim yaptığında hayatımızı zorlanmadan sürdürebildiğimizi gösterir.
Düşük üretimde hayatımızı zorlanmadan sürdürebildiğimize göre yapılması gereken depresyon fabrikasının üretimini düşürmek ya da sınırlandırmaktadır.
Depresyon fabrikasının üretimini kesmek ya da düşürmek için fabrikanın şalterini indirmeniz ( üretim hatlarına giden enerjiyi kesmek) gerekmektedir. Şalter indiğinde beyin depresyon üretimine ara vereceğinden kişi rahatsızlık öncesi yaşamına geri dönecektir. Şalteri indiren tek araç şimdilerde ilaç tedavisidir.
Depresyon fabrikası beyinde doğuştan mevcut olduğundan ilaçlarda bu fabrikayı değil ama sadece üretimini durdurduğundan beyin bir hayat boyu depresyon üretmeye devam edecektir. Tedavideki amaç depresyonun çok şiddetli üretilmesinin önüne geçmektir. İlaç tedavisi kesildiğinde depresyon üretimi rahatsızlık dönemindeki kadar şiddetli üretilebilecektir. Ya da bir hayat boyu geçirilen depresyon dönemindeki kadar üretilmeyecektir. Depresyon ne zaman hayatımızı etkileyecek kadar üretilir o zaman depresyona müdahale edilir. Depresyon yaşadığımız sürece zaten değişen sıklık ve şiddette depresyon fabrikası tarafından üretilecektir.
İlaçlar depresyon üretimini sonsuza kadar ortadan kaldıramamaktadır. Yani kesin ve kalıcı tedavi teknolojini geldiği şu aşamada mümkün gözükmemektedir.
Teknolojinin geldiği bu aşamada ilaç tedavisi dışında hiçbir tedavi yaklaşımı ilaç tedavisi kadar etkili değildir. Belki yakın gelecekte beyindeki depresyon üretim fabrikasını kesin ve kalıcı bir şekilde durduran ya da ortadan kaldıran teknolojiler gündeme gelecektir. Ama şimdilik elimizdeki tek silah olan psikiyatrik ilaçların kıymetini bilmeliyiz.