Ailelerle yaptığımız görüşmelerden size birkaç örnek aktaralım.
“Ne olduysa bu yıl oldu. Geçen sene dersleri çok iyiydi. Sene başından beri ders çalışmıyor. Öğretmeni de bu çocuğa bir şeyler oldu, diyor. Derse karşı ilgisiz, uyarılarımızı dikkate almıyor. Sürekli sıkıldığını söylüyor. Gün içinde uyumaları arttı. Daha sinirli ve asabi bir hal aldı. Ne diyorsak bizi tersliyor.”
“Geçen yıldan beri içine kapandı. Artık eskisi gibi başarılı değil. Notları çok düştü. Odasına kapanıp kimse ile görüşmek istemiyor. Nedir bu halin diye sorduğumuzda, üzerime gelmeyin deyip işin içinden çıkıyor. Ne yapacağımızı bilemez haldeyiz”
“Kendine kötü arkadaşlar edinmiş. Eskiden çok uysal söz dinleyen bir çocuktu. Derslerini asmaya başlamış. Okula gitmek istemiyor. Ben okumayacağım, diyor. Bir kız arkadaşı olduğunu duyduk. Onunla da sürekli kavga halindeymiş. Aklından O kızı çıkaramıyor. Bütün bunlar nasıl oldu, anlayamıyoruz. O uysal çocuk gitti, yerine başka biri geldi.”
Çocuklarımızın ders başarılarındaki düşmeye her zaman başka huy değişiklikleri de eşlik eder. Bunlar neler mi? Bir bakalım.(Unutmadan söyleyelim. Aşağıda sıralayacağımız davranış değişikliklerinin hepsi, çocuğumuzda bulunacak diye bir şey yok. Sadece bunların bazıları ders başarısızlığı ile birlikte gözükecek. Buna dikkat edelim!)
—Yakın ya da son zamanlarda başlayan huzursuzluk ve sinirlilik.
—Alınganlık, her şeyin batması, ne dense ters anlama
—İçine kapanma, yalnız kalmayı isteme, odasına çekilme
—Anne baba ya da onlardan biri ile sürekli bir zıtlaşma ve kavga hali içinde bulunma
—Derslere karşı ilgi kaybı
—Önceden zevk aldığı şeylere karşı ilgi ve istek kaybı
—Bilgisayar başından kalkmama
—Sorumluluklarını aksatmaya başlama
—Geçmişte ya da bugünlerde yaşadığı konuları aklından çıkaramama
—Gün içinde uyuklama ya da uykuya dalmada güçlük, kesik kesik uyuma
—Abartılı ve yersiz korkular, yakınlarını kaybedeceği ya da derslerinde başarısız olacağı korkusu
—İştah artışı ya da kaybı
—Karanlıktan ya da yalnız kalmaktan korkma
—Çabuk sıkılma
—Tikler
—Altına kaka kaçırma ya da külotuna kaka sürülmesi
—Tırnak yeme, tırnak etlerini yolma
—Karamsarlık
—Kendine güvensizlik
—Kararsızlık
—Derslerde ve sınavlarda heyecanlanma
—İçinin sıkıldığından can sıkıntısından söz etme
—Sürekli huzursuz bir hareketlilik içinde bulunma
—Orayı burayı kontrolsüz karıştırma davranışı içinde bulunma
Yakın zamanda ya da şimdilerde ortaya çıkan ders başarısızlığı yukarıda da aktarılmaya çalışıldığı gibi asla tek başına görülen bir durum değildir. Bundan şöyle sonuçlarda çıkarılmamalıdır. Derslerindeki başarısızlık çocuğumuzda bir huy değişikliğine yol açtı. Ya da ruhsal sıkıntıları onun derslerinde başarısız olmasına neden oldu.
Bu cevapların ikisi de yanlıştır. Doğru cevap çocuğumuz zaman zaman depresyona girip çıkmaktadır. Birden bire oluşan derslerdeki başarısızlığında eşlik ettiği, nerde ise huy değişikliğini andıran bu durum, bir ruhsal çökkünlükten başka bir şey değildir.
Peki, depresyon nasıl olurda ders başarısızlığına yol açar?
—Depresyon unutkanlığa yol açarak depoladığımız bilgileri anımsamamızı engeller, bu da bizi sınavlarda başarısız yapar.
—Depresyon konsantrasyon veyahut çabuk sıkılma sorununa neden olarak dinlediklerimize ve okuduklarımıza odaklanmamızı engeller. Böylece yeni bilgileri beynimizin alıp belleğe depolamasını engeller.
—Depresyon beynimizi sürekli gereksiz şeylerle meşgul ettiğinden dikkatimizin yararlı ve gerekli bilgilere yönelmesini engeller.
Çocuğumuz bir kısır döngü halinde sürekli depresyona girip çıktığından başarısızlık ya zaman zaman ya da sürekli bir hal alabilir. Depresyona girip çıkma, gün içinde, günler arasında, haftalar ya da aylar arasında sürgit devam edebilir. Bu durum aynı dersten bazen başarılı bazen başarısız olmaya neden olabilir.
Bir çocuk niye depresyona girer ki, dediğinizi duyar gibiyiz. Depresyon bırakın 7 yaşındaki bir çocuğu 6 aylık bir bebekte dahi görülebilir. Hepimiz, çoğunlukla depresyon dediğimiz ve yukarıda belirtilerini saydığımız ruhsal çöküntüyü dün ya da bugün yaşanılan sorunlara bağlamaya çalışırız. Kısmen doğru olan bu çaba çok belirgin bir eksiklik taşımaktadır. Aslında depresyon harlanmayı bekleyen bir kor gibi beynimizde uyumaktadır. Ve toplumun % 60–70’ i kor halinde bir depresyonla doğmaktadır. Sorunlar bu koru alevlendiren rüzgâr rolü görmektedir. Bazen de beyin bu rüzgâra ihtiyaç dahi duymamaktadır. Yani kendi rüzgârını kendi yaratmaktadır. Böylece bazen ailenin ve çocuğunda ifade ettiği gibi bu zihinsel ve ruhsal değişime anlam verilememektedir.
Depresyon tedavi edilebilir bir ruhsal rahatsızlıktır. Depresyona tedavi yanıtı yüzde yüzdür. Nedenler arayarak geçirilen zaman akıntıya kürek çekmektir. Kafa karışıklığımızın cezasını çocuklarımız çekmemelidir. Geçirilecek her zaman çocuğun rahatsızlığının sürmesine dolayısı ile ders başarısızlığının ve uyum sorunlarının devamına neden olacaktır.